|
|
İç borç stokunun seyri
57. Hükümet'in devrettiği iç borç stoku ve bağlantılı olarak bütçe üzerindeki faiz yükünün azaltılması, büyümenin artırılabilmesinin temel şartı haline gelmiştir. Eğer toplam bütçe ödeneklerinin % 45'i faiz ödemelerinin finansmanında kullanılıyor ise devlet temel fonksiyonlarını gerçekleştirebilmek için kalan % 55'le yetinmek zorundadır. Eğitim, sağlık, sosyal amaçlı transfer ve yatırım harcamalarının miktarını faiz ödemelerinin büyüklüğü belirlemekte, daha doğrusu sınırlandırmaktadır. Bütçenin mevcut yapısı ile Türkiye'nin önünü açacak atılımlar yapılmasındaki zorluk ortadadır. Devralınan borç stoku, özellikle iç borç stoku nedeniyle hükümetin bütçe harcamalarının yaklaşık yarısı üzerinde tasarruf imkanı bulunmamaktadır. Ekonomi ve maliye politikaları borç stokunun azaltılmasını sağlamak zorundadır. Aksi halde yarının bugünden daha iyi olma imkanı bulunmamaktadır. Somut rakamlar üzerinde değerlendirme yapılması daha aydınlatıcı olacaktır. Kasım 2002 sonundan itibaren iç borç stokundaki değişimler TL bazında aylar itibariyle aşağıda gösterilmiştir.
Kamuya Piyasaya Toplam (Trilyon TL) Kasım 2002 78.646 66.650 145.296 Aralık 2002 79.107 70.763 149.870 Ocak 2003 80.956 74.421 155.376 Şubat 2003 81.869 77.543 159.412 Mart 2003 83.262 79.296 162.558 Nisan 2003 86.439 83.649 170.066 Mayıs 2003 85.586 88.375 173.561 Haziran 2003 86.249 89.021 175.270
Hazine'nin kamuya olan borcu, Merkez Bankası'na, kamu bankalarına, TMSF'ye ve diğer kamu kuruluşlarına olan borcundan oluşmaktadır. Piyasaya olan borçlar ise özel bankalar başta olmak üzere özel kişi ve kuruluşlara olan borç toplamını ifade etmektedir. Değerlendirmenin 2003 yılı başından itibaren yapılması daha anlamlı olacaktır. İlk 6 aylık dönemde toplam iç borç stoku % 17 oranında artmıştır. Aynı dönemde enflasyon oranındaki artış yaklaşık % 13 olduğuna göre borç stoku reel olarak % 4 büyümüştür. Ancak, toplam iç borç stokunun GSMH'ye oranı olarak bakıldığında, aynı dönemde GSMH'deki artış % 4'ten daha fazla büyüdüğü için, iç borcun GSMH içindeki payı küçük de olsa azalmıştır. Bu yönüyle olumlu gelişme olarak kayda geçilebilir. Ancak bu dönemde iç borç stokunun bileşiminde de önemli değişme olmuş ve Hazine'nin piyasaya olan borcundaki artış oranı, kamuya olan borcun artış oranından yüksek oranda gerçekleşmiştir. Yılın ilk yarısında kamuya olan borç stoku sadece % 9 artarken, piyasaya olan borcu % 26 oranında büyümüştür. Piyasaya olan borcun artış oranı, kamuya olan borcun artış oranından yaklaşık olarak 3 kat daha fazladır. Enflasyon oranı ile karşılaştırıldığında Hazine'nin kamuya olan borç stoku reel olarak % 4 oranında azalırken, piyasaya olan borcu reel olarak % 13 oranında artmıştır. Hazine kamuya olan borcunu azaltırken, piyasaya olan borcunu ciddi oranda büyütmüştür. Ayrıntılara inildiğinde, Hazine'nin TMSF'ye olan 2003 başındaki 11 katrilyonluk borcun Haziran sonu itibariyle 9.4 katrilyona gerilediği, Merkez Bankası'na olan 28.1 katrilyonluk borcun Haziran sonunda 27.7 katrilyona indiği görülecektir. Bu tablonun anlamı şudur. 58. Hükümet döneminde Merkez Bankası Hazine'yi fonlamamış, Hazine'nin Merkez Bankası'na olan borcu reel olarak % 14 oranında azalmıştır. Bir başka ifade ile Hazine piyasadan ilave borçlanma yaparak Merkez Bankası'na olan borcunun bir kısmını ödemiştir. Eğer, Hazine'nin Merkez Bankası'na olan borcun reel miktarı korunmuş olsaydı, Hazine piyasadan daha az borçlanma yapacak ve bu da faiz oranlarının daha aşağılarda oluşmasını sağlayabilecekti. Merkez Bankaları'nın gerektiği durumlarda Hazine'ye, bütçenin finansmanı için dahi, kaynak aktarması anormal bir uygulama değildir. Merkez Bankası'nın sadece ve çok katı bir şekilde parasal büyüklük hedefine kilitlenmesi, diğer makro dengeleri olumsuz yönde etkileyebilmektedir. En azından getiri/götürü karşılaştırılması yapılarak makro yaklaşımlar bilançonun daha net görülmesini sağlar. Oysa Merkez Bankası 57. Hükümet döneminde Hazine'ye önemli miktarda kredi kullandırmıştı. Kasım ayından Haziran sonuna kadarki dönemde iç borç stoku TL bazında değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Döviz bazlı bir analiz, TL'deki değerlenme nedeniyle gerçeği tam olarak yansıtmaz. Aynı karşılaştırma dolar bazında yapıldığında iç borç stokunun 6 aylık dönemde yaklaşık olarak 15 milyar dolar arttığı ortaya çıkar. Ancak bu artışın yaklaşık 10 milyar dolarlık bölümü Mayıs ayında dövizin TL karşısında değer kaybetmesinden kaynaklanmıştır. Yani fiktif bir artıştır. Bu itibarla TL bazlı karşılaştırma daha gerçekçi sonuç elde etmemize yardım etmektedir. İç borç stokunun dolar bazındaki artışının tamamen anlamsız olduğunu söylemek de mümkün değildir. Eğer faiz dışı fazla da dolara dönüştürülür ve iç borç stoku ile karşılaştırıldıktan sonra, iç borç stokunun dolar cinsinden miktarının, GSMH'nin dolar cinsinden artışından daha yüksek oranda arttığı ortaya çıkıyorsa konunun detaylı irdelenmesi kaçınılmazdır. Bir de reel faizlerin çok yüksek olduğu Ocak-Mayıs döneminde yapılan borçlanmaların, yüksek faizlerinin borç stoğuna yansıması, bu borçların itfa tarihinde gündeme geleceğinin unutulmaması gerekir.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |