T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İskenderiye Kütüphanesi ve bizdeki yasaklı kitaplar...

Seçim propagandası sırasında basbas bağıran ve birbirlerini suçlayan liderlere biri dönüp:

"Türkiye'de kaç kitap hala yasak?" diye sorsa. Ve, "Siz iktidar olduğunuzda bu zincirli kitapları serbest bırakacak mısınız?" dese?

Liderler ne derler acaba, merak ediyorum.

Sonra, aynı liderlere bir başkası, mesela şöyle bir soru yöneltse:

"İskenderiye Kütüphanesi yeniden kuruluyormuş. Siz de mesela, Bergama Kütüphanesi'ni yeniden kuramaz mısınız?"

Hazır cevap liderlerimizin yasaklı kitaplar için bir açıklamaları olamaz ama, tarihi İskenderiye ve Bergama Kütüphaneleri'ni hiç duymamış olsalar bile, bu soruya şöyle bir cevap verme olasılıkları yüksek:

"İskenderun'da zaten 3000 kitaplık bir halk kütüphanemiz var. Cumhuriyet hükümetleri Bergama'da da bir kütüphane kurmaya muktedirdir."

Lafı daha fazla uzatmayalım...

Liderlerimiz dün seçim meydanlarında tozu dumana katarak nutuklar atarlar ve incir çekirdeğini doldurmayacak konularda birbirleriyle laf yarıştırırlarken, Mısır'ın tarihi İskenderiye şehrinde bir kütüphanenin açılış töreni yapıldı.

Tarihin ilk kütüphanelerinden biri ve belki de en önemlisi olarak bilinen Mısır'daki İskenderiye Kütüphanesi, 1600 yıl sonra yeniden açıldı.

Ajans haberlerine bakılırsa, açılış törenine bazı ülkelerin devlet başkanları, Nobel ödülü sahibi aydınlar, dünyanın önde gelen yazarları, şairleri, düşünce ve bilim insanları da katıldılar.

Bu yazıyı yazana kadar bu listeye ulaşamadım. Ama, ne yalan söyleyeyim, bu önemli uluslararası projenin açılışına katılanları çok kıskandım…

Orada olmayı ve böylesine önemli bir tarihi olaya tanık olmayı çok isterdim.

İskenderun Kütüphanesi, bilmeyenler için anlatayım, dünyanın o zamanki en büyük bilgi ve belge hazinesiydi. Eğer dokunulmadan, tahrip olmadan zamanımıza kadar kalabilseydi bu niteliğini sürdürebilirdi.

M.Ö. 297 yılında yaptırılan ancak daha sonra ayaklanmalar sırasında yıkılan İskenderiye Kütüphanesi, tarihin en büyük ve en önemli kütüphanesi olarak bilinir.

Kütüphanede bazı kaynaklara göre 900 bin civarında el yazması kitap bulunuyordu ve İskenderiye dönemin en önemli kültür merkeziydi.

M.S. 391'de İskenderiye'de ayaklanma çıktı. İmparator I. Theodosius, ayaklanmanın sorumlusu olarak ilan edilen kütüphanedeki yapıtların (!) hepsinin yokedilmesini emretti. İskenderiye Kütüphanesi'ndeki rulo halindeki papirüsler şeklinde saklanan tüm kitaplar, hamamlara dağıtılarak yaktırıldı ve böylece insanlık tarihinin bu eşsiz bilim ve kültür hazinesi yok oldu.

Eski çağlara ait pek çok değerli bilgi ortadan kalkmış oldu.

Ortadan kaldırılan sadece yüzbinlerce kitap ve insanlığın binlerce yıllık bilgi birikimi değildi. Adı bu bilim yuvasıyla özdeşmiş olan birçok düşünce insanı da ya katledildiler, ya hapse atıldılar ya da kaçmak zorunda kaldılar.

Bunların en önemlilerinden biri, hiç kuşkusuz kadın flozof ve zamanının ünlü matematikçilerinden Hypatia idi.

Hypatia, İsa'dan sonra 400'lü yıllarda İskenderiye'de yaşamıştı. Döneminde ilerici ve kiliseye aykırı düşünceleri ile tanınan bir yeni Platoncuydu.

Bu kişiliğinden ötürü İskenderiye Kütüphanesi'nin yakılışında da ön saflarda rol almış olan Hristiyan keşişler tarafından, 415 yılında çok vahşi bir şekilde öldürüldü. Bu nedenle o tarihten bu yana, İskenderiye Kütüphanesi ile Hypatia'nın adı hep birlikte anılıyor.

Hypatia, Hristiyan bağnazlığının çok tipik bir örneği olarak tarihe maloldu.. Kütüphanenin bir yerlerinde ona atanmış bir salon ya da bölüm var mı bilmiyorum. Ama, Hypatia düşüncesinin, Kütüphanede çalışacak ya da dolaşacak olanlarla mutlaka birlikte olacağına, onları yalnız bırakmayacağına eminim.

Eskisinin bulunduğu yerde yapılan yeni İskenderiye Kütüphanesi, dünyanın en büyük okuma salonuna sahip. Raflarında ve depolarında şimdiden 240 bin kitap bulunuyor. Bu sayının 5 yıla kadar 8 milyona çıkması bekleniyormuş.

Bu bilgilerden sonra gerçeğe, yani Türkiye'ye dönebiliriz.

Türkiye'de en büyük kütüphane Ankara'daki Milli Kütüphane. Bildiğim kadarıyla 2 milyondan daha az kitap ve belge bulunuyor. İçinde ayrı bir bölüm var ki, yasaklı ve zincirli kitapları barındırıyor. Zaten çok sınırlı olan kitap varlığının bir kısmı böylece kilit altında tutuluyor.

İskenderiye Projesi'nin Genel Koordinatörü Mohsen Zahran , 'kütüphanenin sonsuz bir güneşin doğuşu gibi su yüzüne çıkan bilgi ışığı olduğunu ve Mısır'ın gelişmesi için bir kaldıraç görevi üstleneceğini' söylemiş.

Gerçekten de, ancak bilginin güneş ışığı gibi su yüzüne çıkmasına olanak tanıyan ülkeler başkalarına karşı üstünlük sağlayabilir.

Türkiye, İskenderiye ve Bergama kütüphanelerinden haberdar olmayan, bilginin, kitapların, düşüncenin özgürlüğünden sözetmeyi akıllarına bile getirmeyen liderlerle, günışığına çıkartılmayan yasaklı kitaplarıyla ve sadece birkaç milyondan ibaret kitap varlığıyla kimseye üstünlük taslayamaz…

Ben, – eğer çıkarsa– Bergama'daki tarihi kütüphaneyi, İskenderiye Kütüphanesi gibi yapacağını söyleyen partiye oy vermeye hazırım.

(Ama yasaksız ve zincirsiz kitapları ve bilgileriyle.)


17 Ekim 2002
Perşembe
 
KORAY DÜZGÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED