T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Besim Tibuk'a haksızlık...

Deniz Baykal üslubunu sertleştirdi... "Dindar adam dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana oy kullanır" dedi... Sonra da seçmene fetva verdi: "Hangi parti ne veriyorsa geri çevirmeyin, alın..."

Gazete haberi...

Geçen gün de canlı yayında dolukmuştu.

Uğur Dündar "yoksulluk görüntüleri"ni ekrana getirirken, baktım, gözlerinde iki pırıltı... Koskoca Deniz Baykal ağlıyor.

Ağlayacak tabii...

Duygusal adam...

Ancak ben, ülkeyi kurtarma misyonuna soyunmuş ve "temiz toplum", "temiz siyaset", "demokratik standartlar" vaadeden bir siyasetçinin, temel bazı sorulara açık, anlaşılabilir, net cevaplar vermesini beklerdim...

Hayır, "türban sorunu"ndan sözetmiyorum.

Bunu, mevcut şeraitte hiçbir siyasi parti çözemez.

Gerçi bana göre "gözlük sorunu", "bıyık sorunu", "pantolon sorunu" gibi, asla sorun olmaması gereken bir sorun bu, ama, Baykal'ın da kolay kolay üstesinden gelebileceğini sanmıyorum..

Zaten konuyla ilgili sorulara verdiği cevaplar, Baykal'ın bu sorunun "uyutulmasından", daha doğrusu "bir süre daha gündeme getirilmemesi"nden yana olduğunu gösteriyor; ola ki başörtülüler "kamusal iddialarından" (taleplerinden) vazgeçerler, sorun da kendiliğinden çözülmüş olur.

Asıl, Kemal Derviş'in Meclis'e dayattığı ve "tarımsal üretime kota koyan IMF yasaları"yla ilgili ne düşündüğünü merak ediyorum Baykal'ın?

Bir aralar, "sosyal demokrat" düşüncenin esas itibariyle burjuva değerlerinden türetilebileceğini, klasik CHP devletçiliğiyle ödeşmeden "sosyal demokrasi"nin tesis edilemeyeceğini savunuyordu.

Hâlâ o görüşte mi?

Merkez-siyaset ilişkilerini nasıl tanzim etmeyi düşünüyor?

Örneğin elinde bir "demokratikleşme programı", bir siyasi partiler kanunu tasarısı var mı?

Milli Güvenlik Kurulu'nun sivilleştirilmesi, Genelkurmay'ın demokratik ülkelerde olduğu gibi Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanması konusunda ne öneriyor?

Ordu, sivil kamuoyunun oluşmasına katkı sağlayan önemli bir baskı grubu mudur?

(Vaktiyle böyle demişti çünkü: "Ordu, sivil kamuoyunun oluşmasına katkı sağlayan önemli bir baskı grubudur...")

Yeni bir anayasa hazırlığı var mı?

Ekonomiyi nasıl deruhte edecek?

Halka "güven" dışında verebileceği somut bir şey var mı?

İşsizliği nasıl ortadan kaldıracak? Enflasyonu nasıl düşürecek? İç ve dış borçlarımızı nasıl ve hangi kaynaklarla ödeyecek? Finans sorununu nasıl çözecek?

Daha da önemlisi şu:

Baykal "kendisi" olmayı ne zaman başaracak?

Kim yazmıştı, hatırlamıyorum.

Baykal iyi hoş, ağzı laf yapıyor, güzel konuşuyor, güven veriyor ama, bir türlü kendisi olamıyor, diye?

Biraz Demirel, biraz Türkeş, biraz Ecevit...

1991'deki Demirel gibi, ödünç oy kovalıyor ve "düşün peşime" diyor... 1995'teki Türkeş gibi, seçmenden, sunulan fileleri ve paraları kabul etmesini ama oyuna namusu gibi sahip çıkmasını istiyor... 1999'daki Ecevit gibi, "dürüst ve istikrarı sağlayacak lider" imajına oynuyor...

Ama, hiçbir şey söylemiyor.

Tamam, ağlıyor...

Hiç değilse bunu başarıyor...

Ama bu, Besim Tibuk gibi, planı, programı, çözüm önerisi ve söyleyecek sözü olan liderlere haksızlık olmuyor mu?


17 Ekim 2002
Perşembe
 
MEHMET E. YAVUZ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED