T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Oy ve güç

Amerika Birleşik Devletleri başkanlarından birine ait bir anekdot anlatılır: Bir komisyon toplantısında karar için oylama yapılmış, komisyon üyelerinden 7'si konu hakkında evet oyu kullanmış, Başkan'a da sonucu açıklamak kalmış, Başkan sonucu şöyle açıklamış: " 7 evet, 1 hayır, hayırlar galip!"

Durum, Amerikan demokrasisine mahsus garabetlerden telakki edilmemelidir. Kaideten, arkasında kuvvet bulunduran oyların galip gelmesi bütün demokrasilerin kaderidir.

Fakat acaba kuvvet kimin elindedir? Silah kuvvet demek midir? Kuvvetin silah sayıldığı hallerde, silahı tutan el kime hizmet edecektir? Ama ondan önce, kuvvet silah demekse, silah ne demektir? Silah illa delikli demir mi olmak gerekir?

Arkasında, diyelim milyonlarca insanın oy desteğini bulunduran bir teşkilat, elinde delikli demir tutan karşısında kendini silahsız hissediyorsa ya da öyle hissetmek zorunda bırakılmışsa, kabahat elinde delikli demiri tutanın mıdır, yoksa kendi gücünü kullanmasını beceremeyenin midir? Yahut da elinde delikli demiri tutana onu kullanma cüretini telkin edenin midir?

Öyleyse yeniden, silah ne demektir? Kuvvet ne demektir?

Siyaset meydanında birileri kalkıp da elinde delikli demiri tutanlara atfen bir beyanda bulunsa böyle biri nereye konulabilir ve bu durum nasıl değerlendirilebilir? Böyle birinin, elinde delikli demiri tutanla el ele verdiği takdirde milyonlarca oya galip geleceğini düşündüğünü çıkartabiliriz. Sahadaki gerçek de böyle birini teyit ediyorsa ne denebilir? Acaba gene de milyonlarca oyun gücünü arkasına almış olmasına rağmen bu gücü kullanmasını beceremeyenleri mi yoksa elinde delikli demiri tutanın ceberutluğunu mu muaheze etmemiz gerekir?

Kuşkusuz, ne beceriksiz siyaset adamı, ne delikli demiri tutanın ceberutluğu diye kestirip atmak mümkün. Mesele, her ikisinin de aynı düzlemde yer almış olduğu kabulünden doğuyor. Bu mesele nasıl çözülür? Kuvvetler ayrılığı ilkesi, aslında, böyle bir zorunluluktan ortaya çıkıyor. Delikli demiri tutanın yeri siyasal gücün belirlediği konumda tutulabildiği takdirde meseleye çözümlenmiş gözüyle bakılabilir. Mesele, teoride böyle halledilmiştir. Ama pratikte, elinde delikli demiri tutana referansla iş tutmaya kalkışan siyaset erbabı (yoksa esnafı mı?) ortalıkta cirit attıkça, elde çözüm değil, daima bir mesele bulundurulmuş olur.


17 Ekim 2002
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED