AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Albaraka Türk

Y A Z A R L A R
Kolonileşme yahut turizm

Türkiye Avrupa/Batı-dışı dünyada kolonileştirilememiş ender ülkelerden biridir. Bu anlamda Türkiye sadece bir coğrafyanın ismi olmaktan çıkmaktadır. Batı-dışı dünyanın bugünkü siyasi, sosyal ve kültürel yapısını büyük ölçüde belirleyen kolonyalizm ilişkisi bağlamında Türkiye; farklı, ayrıcalıklı (unique) bir konumdadır. Bu konumu Türkiye'nin bugününü olduğu kadar yarınını da belirleyecek bir özellik olarak altı çizilmelidir.

Psikanalitik bir çözümleme ile, bu toplumdaki bireylerin, hatta batıcı seçkinlerin dış dayatmalar karşısında "tapu sahibi" olmaktan kaynaklanan kimi reflekse sahip olmaları bu nedenledir. Zihniyet dünyasının batılı olduğu düşünülen çevrelerin bile, kimi durumlarda yabancıya karşı olmak, buyruk almamak gibi çok kaba düzeyde de olsa 'milli bir refleks'in açığa çıkması mümkündür.

Ne var ki, Türkiye'nin fiili olarak kolonileşmemiş olması onun tümüyle bu etkiden uzak olduğunu göstermez. Hatta çok daha derin sorunların temelinde başka türden bir kolonyalizmi 'gerçekleştirmiş' olmasının etkisi vardır. Fiili kolonyalizme direnen ancak zihnen işgale ugramış seçkinler elinde Türkiye kendi kendini kolonileştirmiş bir ülkedir. Yani, kolonileştirlmemiş olmasının yanısıra, kültürel anlamda kendikendini kolonileştirme (selfcolonisition) örneği olarak da tek(unique)tir.

Kendi tarihini, dilini, kültürünü istilacıların yapamayacağı biçimde kendi eliyle tahrip ederek zihinleri iğdiş edilmiş bir toplum çıkarmayı başarmıştır. Bu 'iğdişleştirme operasyonu' kolonyalistler eliyle gerçekleştirmiş olsaydı mutlaka karşı tepkiyi doğuracak, pekçok örneğinde olduğu gibi ya aşağılık kompleksi içinde sömürgeci aydınlar ya da 'öteki' olarak gördüğü kolonyalistlerin gerçekleştirdiği kültürsüzleştirme, tarihsizleştirme operasyonu karşısında ciddi bir direniş sergilenirdi. Sömürge sonrası ulusal hareketlerde görülen tümüyle tepkici hareketlerin kaynağı büyük ölçüde bu kolonyalizm sendromu ile ilgilidir.

Turistik kolonyalizm

Kendi kendini kolonileştirme gibi örneği az bulunur projeden bahis açmamın nedeni başlı başına bu konunun zihniyet dünyamızda, siyasi ve toplumsal hayatımızda nasıl sonuçlar verdiğini irdelemek değil. Bizdeki bu selfcolonialism başka bir sömürü biçimini 'turistik kolonyalizm'i doğurmuştur. Turistik kolonyalizmden bahsederken kastettiğim ne tek başına Irak'ı işgale gelen Amerikan askerlerine sahillerimizin açılması ne de Alman işçilerin kendi ülkesinde gidemediği lüks ortamlarda ucuz tatil yapması.

Turistik kolonyalizmin görünen boyutu; gelen turistlerin bu ülkede sunulan tatil imkanıyla aynı mekanlara kendi vatandaşının ulaşamaması arasındaki farkta ortaya çıkar. Bir Alman işçisi ekonomik gücüyle kendi ülkesinde göremeyeceği hizmeti Türkiye'de çok ucuza elde edebilmektedir. Üstelik kendi ülkesinin zenginleriye ekonomik ve kültürel statü farkının yan yana olmalarına imkan vermediği halde Türkiye'nin birinci sınıf mekanlarında ekonomik olarak en üst tabakasıyla yan yana olma ayrıcalığını kazanıyor. Çünkü Türkiye'de ortalama bir vatandaş aynı mekandan aynı maddi şartlarda yararlanması mümkün değildir. Bir İngiliz ya da Belçikalı işçi Türkiye'de ülkesinde bulamayacağı hizmet imkanını bulabiliyor. Bu ülkenin beyazları için de Avrupa'nın alt kesimlerinden insanlarıyla birlikte tatil yapmanın ayrıcalığını yaşıyor! Kolonizatör efendi ile sömürge halkı arasındaki ilişki de böyle değil midir?

Kültürel kolonileşme

Turizmin daha doğrusu selfcoloniasition uygulamasının halihazırda en yaygın uygulaması olarak deniz tatilinin benimsetilmesi projesi kendi kendini kolonileştirmenin en başarılı örneğidir. Tatil olgusunun modern zamanlarda ne anlama geldiği ayrı bir konu; adeta devlet politikası haline getirilerek kitleselleştirilen deniz tatili modeli tümüyle ideolojik yönlendirmedir.

Yaygınlaştırılıp benimsetilen deniz tatili dolayımından Anadolu insanının 'modernleşme'si hedeflenmiştir. Yani geliştirilen, benimsetilen bir tür 'çıplaklık kültürü' üzerinden Anadolu insanına özgü geleneksel yapının, değer yargılarının, kültürün çözülmesi istenmiştir. Baştan beri biçimsel olmakla malül Türk modernleşmesinin devlet eliyle bugünlere taşınmış halidir. Aynı anda dört mevsimin yaşandığı bir coğrafyada, sahilleri beton duvarlarla örme pahasına insanları boğucu sahil tatiline yönlendirmenin temelinde bu şekilci modernleşme projesini gerçekleştirme amacı yatıyor.

Türkiye kolonileşmemek gibi ayrıcalık bir konuma sahip. Ancak kendi kendini kolonileştirmek gibi bir başka örneği olmayan bir projenin kurbanıdır. Kendi kültürel varlığımızla kurduğumuz resmi ilişki biçimine bakarak kolonileşmekle kendi kendine kolonileşmek arasındaki ayrım kolayca fark edilebilir.


17 Temmuz 2003
Perşembe
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Karikatür | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED